Adana'da yaşanan korkunç bir olay, Türkiye’nin gündemini sarstı. Sinem G., eski eşi E.B. tarafından bıçaklanarak ağır yaralandı. Olay sonrası mahkeme, E.B. hakkında 'iyi hal' indirimine giderek kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Sinem’in yaşadığı travma, bıçaklama anı ve sonrasındaki tedavi süreci ise toplumda büyük bir tepki yarattı. Mahkemenin verdiği karar, kadına yönelik şiddetin ne denli ciddiye alındığı konusunda önemli bir gösterge olarak öne çıkıyor. Bu davanın detaylarına ve mahkeme sürecine göz atarak, yaşananları bir kez daha hatırlayalım.
Olay, 15 Eylül 2023 tarihinde Adana'nın Seyhan ilçesinde meydana geldi. Sinem G., eski eşi E.B. ile karşılaştığı sırada, E.B. tarafından bıçaklandı. Sinem, başta göğsü olmak üzere vücudunun çeşitli yerlerinden 7 kez bıçaklandı. Olay yerine çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılan genç kadın, hayati tehlikesini atlatmasına rağmen uzun sürecek bir tedavi sürecine girdi. Sinem’in acı dolu hikayesi, kadına yönelik şiddetin ne denli büyük bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Dava süreci boyunca Sinem’in yaşadıkları ve mahkeme süreci, medyada geniş yer buldu.
Mahkeme, E.B.’ye verilen ceza sonrası 'iyi hal' indirimi uygulayarak tartışmalara yol açtı. Birçok sosyal medya kullanıcısı ve kadın hakları savunucuları, bu kararın kadına yönelik şiddet karşısında gösterilen duyarsızlığın bir örneği olduğunu belirtti. “Böyle bir karar, toplumda kadına karşı işlenen suçların cezasız kalabileceği mesajını veriyor,” diyen kadın hakları savunucuları, durumu protesto etmek için birçok eylem ve etkinlik düzenledi. Sinem’in yaşadığı travma ve mahkemenin verdiği karar, Türkiye’nin dört bir yanında kadına şiddetle mücadele faaliyetlerini yeniden gündeme taşırken, yasaların nasıl işlediği konusunda da tartışmaları alevlendirdi.
Türkiye genelinde birçok kadın derneği, bu duruma tepki göstererek, yasal değişiklikler talep etti. Kadınların daha fazla korunması gerektiğini vurgulayan dernekler, yasaların sertleşmesi ve kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik politikaların geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Sinem’in vakası, sadece bir bireyin yaşadığı travma değil, aynı zamanda tüm kadınlar için bir uyanış çağrısı niteliği taşımaktadır. Gelecek dönemlerde benzer olayların yaşanmaması adına, toplumun her kesiminde bu konuda farkındalığın arttırılması büyük önem arz ediyor.
Sinem G.'nin davası, yalnızca kişisel bir trajedi değil, modern Türkiye’nin kadına şiddete karşı duyarsızlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Gelecek süreçte nasıl bir gelişme yaşanacağını, kadına yönelik şiddetle mücadelede alınacak yeni önlemleri ve toplumsal tepkileri dikkatle takip etmek gerekecek. Yaşananlar, yalnızca kanunları değil, aynı zamanda toplumda oluşturulması gereken bilinç düzeyini de sorgulatıyor. Kadınlara yönelik bu tür şiddet eylemlerinin son bulması için hem hukuksal hem de toplumsal çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi şart. Sinem gibi birçok kadının sesi, artık daha güçlü bir şekilde duyulmak zorunda!