Son günlerde artan gerilimler ve çatışmaların merkezinde bulunan Gazze, yürek burkan bir olaya daha ev sahipliği yaptı. İsrail ordusu, geçtiğimiz günlerde Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi’ni hedef alan bir hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu saldırı, bölgede sağlık hizmetlerine olan ihtiyaçların giderek arttığı bir dönemde, endişe verici boyutlara ulaşan bir insani krizin simgesi haline geldi. Hastanenin bombalanması, yalnızca yapının fiziksel yapısına değil, aynı zamanda orada tedavi gören binlerce hastanın yaşamlarına da büyük bir tehdit oluşturdu.
Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi, 2017 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından inşa edilerek hizmete açılmıştı. Bu hastane, Gazze'deki sağlık sisteminin önemli bir parçası olup, bölgedeki birçok hastaya ve yaralıya umut vermekteydi. Özellikle çatışmalardan etkilenen sivillerin tedavi sürecinde hayati bir rol oynayan bu sağlık kuruluşu, aynı zamanda Türkiye ile Filistin arasındaki dostluk ilişkilerinin pekişmesine yardımcı olmuştu. İşlevselliğini sürdüren hastane, acil cerrahi müdahale gerektiren durumlarda da büyük bir destek bölgesi haline gelmişti.
Ancak, İsrail ordusunun düzenlediği saldırı ile hastanenin fiziki yapısında ciddi hasar meydana geldi. Hava saldırısının ardından hastaneden yükselen dumanlar, bölge halkının yaşadığı korku ve çaresizliği bir kez daha gözler önüne serdi. Saldırının hemen ardından hastanede tedavi gören hastalar ile sağlık çalışanları, yeniden güvenli bir alana ulaşmak adına büyük bir çaba gösterdi. Sağlık çalışanları, patlamanın ardından yaralanan hastaların sayısının da arttığını bildirdi ve acil müdahale gerektiren durumların çoğaldığını ifade etti.
Bu olay, uluslararası toplumdan büyük tepkiler aldı. Birçok sivil toplum kuruluşu ve insan hakları örgütleri, hastanelere yönelik saldırıların derhal durdurulması gerektiğini belirtti. Birleşmiş Milletler, sağlık tesislerinin savaş alanlarında korunması gerektiğini vurgulayan açıklamalarda bulundu. Ancak, bu tür uyarılar sıkça göz ardı ediliyor, bu da sağlık hizmetlerine ulaşımı kısıtlayan bir durum yaratıyordu. Artan insani krizle başa çıkabilmek için Gazze’ye yönelik uluslararası yardımların artırılması gerektiği bildiriliyor.
Bölgedeki sağlık sistemi zaten büyük bir baskı altındayken, İsrail'in bu saldırısı ile birlikte yaşanan insani krizin boyutları daha da derinleşti. Çatışmalardan etkilenen çocuklar, kadınlar ve yaşlılar, hastanelerde tedavi edilmek isterken, böylesine bir saldırıya maruz kalmanın getirdiği korku ve güvensizlikle baş etmeye çalışıyor. Uzmanlar, bu durumu “savaşın acımasız yüzü” olarak tanımlarken, sağlık çalışanları da durumu telafi etmek adına özveri ile çalışmalarına devam ediyor.
Sonuç olarak, Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ne yapılan bu saldırı, yalnızca bir sağlık kurumunun değil, aynı zamanda insani değerlerin ne denli zedelendiğini gözler önüne serdi. Uluslararası hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen bu tür saldırıların son bulması ve bölgedeki sağlık hizmetlerinin aksamadan devam etmesi adına acil çözümler üretilmesi gerektiği aşikar. Dünya genelinde yapılacak baskılar ve yardımlar, Gazze'deki insani durumu iyileştirmek adına kritik bir öneme sahiptir.