15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye, tarihinin en karanlık gecelerinden birini yaşadı. İhanet, cesaret, can ve kan... O gece ülkenin dört bir yanındaki insanlar, darbe girişimine karşı durmak için sokaklara döküldü. Ancak, bu mücadele yalnızca silahlı direnişle sınırlı kalmadı. O gece, birçok insan ağır yaralar aldı, bazıları ise hayatını kaybetti. Bu olayların ardından geride kalanlar, yaşadıkları acılarla dolu bir hayat sürmeye mecbur kaldılar. İşte 15 Temmuz’un acı miraslarından birisi, vücudunda kurşun izleriyle dolu bir bireyin 9 yıllık mücadele hikayesidir.
O gece, İstanbul’un kalabalık bir mahallesinde bir grup insan, ne olursa olsun direniş gösterme kararı almıştı. İçlerinden biri, evine doğru dönerken bir anda üzerlerine ateş açıldığını gördü. Panik içinde kaçmaya çalışırken bir kurşun, hedef alarak onu yere serdi. O an hayatının bir dönüm noktasıydı. Düşünmemesi gereken soruları zihninde dolandırırken, bacaklarının artık eskisi gibi olmayacağını da ağır ağır anlamaya başladı.
Yaralanmış bir vücutla hastaneye kaldırılan genç, hayata tutunmak için geçirdiği operasyonlardan sonra yeni bir mücadeleye girişiyor. Ayağa kalkabilmek, yürüyebilmek ve hatta koşmak için girdiği fizik tedavi seansları, onu hem fiziksel hem de psikolojik olarak zorluyordu. Ancak pes etmek, bu genç için bir seçenek değildi. 9 yıl boyunca sürdürdüğü rehabilitasyon süreci, hayatının en zor ve en öğretici dönemlerinden biriydi.
Bu 9 yıl, yalnızca fiziksel olarak değil, duygusal olarak da onu derinden etkiledi. Yaşadığı ruhsal travmalarla yüzleşmek zorunda kalan genç, zamanla kendisini içsel bir yolculuğa çıkmış olarak buldu. “Belki de başıma böyle bir olay geldiği için hayata farklı bir pencereden bakmalıyım” diyerek, kendini yeniden inşa etmeye karar verdi. İşte bu zaman dilimi, onu birçok insana ilham veren bir figür haline getirdi.
Hastaneden taburcu olduktan sonra sosyal projelere katılmaya başlayan bu genç, bir yandan kendi hikayesini paylaşarak başkalarına umut aşılamaya ve bir yandan da birey olarak yaşadığı zorluklarla yüzleşmeye devam etti. Kendisi gibi yaralanan insanlara destek vermek amacıyla kurduğu dernek, o malum geceden sonra yaşanan travmaların topluma yansıyan yanını ele alıyor.
Bugün, 15 Temmuz’un etkilerini unutmamak ve o gece yaşananları unutturmamak adına yürüttüğü çalışmalarla, sadece bir kurşun yarası değil, aynı zamanda bir cesaret ve dayanışma hikayesi yazıyor. Her yıl 15 Temmuz’da düzenlenen anma etkinliklerine katılarak bu acı mirası yaşatmaya çalışıyor. Onun hikayesindeki umut, sadece kendisinin değil, o gece yaralanan binlerce bireyin de sesi olma niteliği taşıyor.
Sonuç olarak, 15 Temmuz gecesi yalnızca siyasi bir olay olarak kalmadı; aynı zamanda birçok bireyin hayatında silinmez bir iz bıraktı. Bu izler, yalnızca fiziksel yaralar değil, ruhsal travmalar ve kayıplar şeklinde de toplumun hafızasında yer etti. Ancak, bu karanlık ve zorlu süreç aynı zamanda insanların dayanışma içinde hareket etmesine ve yeniden hayata tutunmasına olanak sağladı. Vücudunda kurşun izleri taşıyan bu genç, cesaretiyle ve azmiyle, yeni bir yaşam mücadelesinin sembolü haline geldi.
Cenaze, anma törenleri ve yaralıların hikayeleri, 15 Temmuz’un bıraktığı yarayı efkârda derinleştirirken, bu genç bireyler, geçmişle barışık bir geleceğin temellerini atmaya çalışıyor. Hayatlarına devam ederken yaşadıkları tüm zorlukları geride bırakma çabası içindeler. Her ne kadar vücutları yaralı olsa da ruhları bir nebze olsun özgür. Unutmamak ve unutturmamak adına bu hikayeler, toplumun hafızasında kalacak.